30 Aralık 2010 Perşembe

2000 O'ndan..


Bugün koca bir yılı analiz etmeye karar verdim..

2010 bana neler kattı, neler aldı şöyle bir özetleyeyim azıcık ucundan :)
Koca bir yıl nasıl özetlenecekse artık.. :)

2010’ girişim tam bir trajediydi o geceyi anlatmak istemiyorum hiç..
Ama ondan sonraki birkaç ayında o geceden farkı yoktu..
En kıymetlim olmadan girdim ben 2010’a..
Ve en yoğun duygular hissettiğim adam olmadan..
2010dan bir beklentim hiç olmadı..
Ne yeni umut ne yeni bir yıl sevinci..
Yaşamak istemeyen bir kız vardı, berbat bir psikolojide hiç bir şeyden zevk almayan, garip davranışlar sergileyen tam bir baş belası.
Hayatımdaki insanlar sabah uyandıklarında bir veda mesajıyla karşılaşabiliyordu mesela :)
Tabi bunu her hayatımdaki insana yapmıyordum sadece en yakınlarıma..
Onlar bana çok kızdı 2010da.. Hatta benden zaman zaman nefret ettiler,
Bende onlardan..
Birbirimizi kırdık yıprattık ben onların beni anlamamasından anlamasalar da anlamaya çalışmadıklarından şikayetçiydim onlarsa kendime ve çevremdekilere zarar vermemden.
Haklılardı ama bende haklıydım tam saçmalıktı yaptıklarım ama yaşadıklarımda kolay olmadı.

Ben belki fark etmediler  ama 2010’da büyüdüm..
Bir kayıp verdim asıl yalnızlık nasıl oluyor öğrendim..
Birini sevdim  herkesin sevilmeye değer olmayacağını öğrendim..
Yalnız, kırgın, yorgun ve olgun..
Aslında büyümek cidden o kadar güzel bir şey değilmiş bunu 2010da daha iyi anladım..
İnsan kolay kolay kimseye güvenemiyor, küçük kayıplara önem vermiyor ve fark etmeden yavaş yavaş eksiliyor..

Hiçbir çıkarım olmadan sırf bir çift bir araya gelsin diye süper bir plan yapmış bir insanım 2010’da..
Sevmeyi öğrendim hem de karşılıksız severek..
Birbirini seven iki insanın ayrılığı çok saçma gelmişti bana.
Ve sonunda onlar birbirine sarıldı, e benim gözlerde doldu tabi..

2010da fener yine kupa alamadı. Bu durum beni çok sevindirdi mesela.
Hele şampiyon olduk diye kutlama yaparken anonsu duyup stadı yakmaları falan çok komediydi :D

2010da lanet olası referandum çıktı birde..
Ee tabi bizim cahil halkımız ne anlar referandumdan..
Ülkenin yarısından çoğu cahil mi olur?
Yaptılar oluyor!

2010da Tuğçe ile tatile gittik mesela iyi güzel hoştu ama mekan biraz boştu =/

Bomba bir staj dönemi geçirdim, yeni güzel insanlar tanıdım..

Özetle 2010’a girerken kendimi bu kadar büyümüş hissetmiyordum.
Şimdi ki benden pek memnun değilim aslında..
Eski neşe, eski saflık yok kimselere güven yok vs. monoton geçiyor çoğu zaman.
Dediğim gibi büyümek pek güzel bir şey değilmiş.
Buraya yazamadığım o kadar çok şey varki..
Neyse bu sıkıcı 2010a bu kadar şey fazla bile.
Önümüzdeki maçlara bakalım.. :p

27 Aralık 2010 Pazartesi

EROS...

Eros neredesin?
Neden göremiyorum seni uzun zamandır?

Çok mu meşgulsun?
Hayır, inanmıyorum sana…
Çevremde çok az aşık var !
Okların mı bitti Eros?
Neden artık aşıkları göremiyorum?
Neden aşık olmuyorum?
Neden bana aşık olmuyorlar?
Eros ?
Eros baksana dünya ne kadar çirkin,
insanlar ne kadar yalnız…

Yalnız mutlu olunmuyormuş Eros..
Yalnızlık acısından bıktık baksana !

Acı çekmek istiyoruz biz, aşk acısı..
Şöyle en uykusuz olanından, en köründen hani..
Eros ben aşk istiyorum, yalnız bana değil herkese..

Ne kadar güvensiz olduk baksana..
Kim öpebiliyor aynı dudağı iki defa?
Herkes tanışıyor Eros.
Herkes tanıyor birbirini.
Tüm aşksızlar Eros !

Eros ?
Kaç ok hakkım var benim?

Bir acı çektim en okkalısından o aşk mıydı?
Kalbimdeki ağrı senin okundan mı geldi Eros?

Yoksa ben kalp hastası mıyım?
Tanrım…
Eros?
Konuşsana !
Hey sana diyorum..

Eros yoksa ben kalp hastası değil de ruh hastası mı oldum?
Eros bir cevap ver Allah aşkına !
Kendi kendime konuşuyorum ya..
Eros sana diyorum !
Hadi ama..

Eros..?
Uyuyor musun ?
Bu ne uyku kış uykusuna mı yattın?
Eros sen ayı değilsin !

Hadi kalk aşık olmamız lazım..
Eros..
???
Eros…
Eros ölme !
Eros sen ölemezsin…
Eros….
Eros hayır, hadi aç gözlerini !
Eros bana bak hadi !
Eros dönsene bana doğru..
Eros..

Aşık olmam lazım ne olur ölme..
Eros şimdi olmaz..
Eros...



Gözde ÖZHAN
22 Aralık 2010
17:38

6 Aralık 2010 Pazartesi

Bir kız var dizlerimde uyuyan..



Gülşah Akgül’e..


Bir kız var dizlerimde uyuyan..

Kendini bana anlatan, bende kendisini bulan..

Bir kız var dizlerimde uyuyan..

Aşkı, engelleri, nefreti doludizgin yaşayan..

Bir kız var dizlerimde uyuyan..

Anlattıkça bende ayna hissi uyandıran..

Bir kız var dizlerimde uyuyan..

Severek, söverek bazense gülerek ağlayan..

Bir kız var dizlerimde uyuyan..

Saçlarıyla oynadığımda maziye dalan..

Bir kız var dizlerimde uyuyan..

Yorgun gözlerini ıslatmadan uyumayan..

Bir kız var dizlerimde uyuyan..

Bir adama aşık, aşkı hiç tanımayan..

Bir kız var dizlerimde uyuyan..

Bir ömrünü verirdi onu görebilse biran..

Bir kız var dizlerimde uyuyan..

Yitirdiği şeyleri geride bırakıp sadece yazan..


Ve bir kız var dizlerimde uyuyan, bırak artık kış uykusunu yazlara uyan… =)


6 Aralık 2010.
20.47


28 Kasım 2010 Pazar

b’AŞK’a şehirdeki Sevgili..

b’AŞK’a şehirdeki sevgili..


Her şey yazarak başlar, küçük bir merhaba mesajı ile..
Sonra sohbet koyulaşır harıl harıl yazarsın hiç görmediğin birine..
Yüzyüze olsan böyle muhabbet edemezsin belki.
Daha sonra bir an gelir özlersin sohbetini bu uzaklardaki merhabanın..
Alışmışsındır bir çok şey paylaşmışsındır..
Kendini ona açmakla kalmayıp kalbini açmışsındır..
Kendi şehrinden ilk kez hevesli ayrılmak istersin, yapamazsın.
Mesafelere küfredersin, yatışmazsın.
Bir kez olsun yüzünü görmek istersin, gözlerine bakmak, sarılmak..
O an sana yazarken nasıl olduğunu bilemezsin, onun nasıl olduğunu bildiğin bir anın olsun istersin..
O üzgün mü, o neşeli mi, o sinirli mi bilemezsin..
Mutluluğunu paylaşmak isteyeceğin anlar olur boynuna atlayamazsın..
Canı sıkkın olduğunda ona sarılıp güç veremezsin..
Hasta olduğunda bir nane limon yapamazsın..
Uzaktan eli kolu bağlı bir şekilde durursun öyle, nasıl olduğunu anlamaya çalışarak..
‘Boş ver uzak zaten’ler duyulur çevreden.
Sen boş veremezsin, boş vermek kolay değildir bilmezler..
Sadece hayal edersin..
Nede olsa ;


SEVMEYE ENGEL DEĞİL MESAFELER..


28 Kasım 2010

Hiç...



Sevgilim..

Onlarca kalabalık ortasında görmedik birbirimizi, fark edemedik.
Tek bakışımız yakmadı şu içimizi..
Sen beni hiç kovalamadın, bende zaten senden hiç kaçmadım.
Sen beni hiç kandırmadın, ben de sana hiç kanmadım.
İlk buluşmamızda hiç utanmadık, zaten benim ellerimde hiç terlemedi.
Gözlerimizi hiç kaçırmadık birbirimizden..
Biz seninle martılara hiç simit atmadık, onlarda çığlıklarını hiç bizim için atmadılar.
Sen bir gün oltanı kapıp beni balık tutmaya götürmedin, bende tutuğumuz balıkları hiç denize geri salmadım.
Hiç bir Çingene sana gül satmaya çalışmadı, ben de o gülü alıp kitap arasında kurutmadım.
Hiç peynir demedik seninle aynı karelere..
Sen kolumdan tutup hiç annene götürmedin beni ‘işte senin gelinin! ‘ diye, ben hiç öpmedim seni büyüten o meleğin ellerini..
Bir Pazar ansızın size gelip hiç kahvaltı hazırlamadım sana, sen de uyku sersemi hiç kovmadın beni yanından..
Aynı yağmurda ıslanmadık,
Aynı koyda yüzmedik,
Aynı sabaha uyanmadık..
Senin bana aldığın oyuncak ayıya sarılıp uyumadım hiç..
Ben seni sokaktaki kızdan hiç kıskanmadım, sen de beni ilkokul arkadaşımdan..
Kavga ederken bağıra çağıra bir anda öpüp sarılmadık birbirimize.
Sen hiç saçlarımla oynamadın, ben senin saçlarını tokalarımla hiç donatmadım..
Ansızın iş yerine elimde en sevdiğin yemekle gelmedim, sen de çocuksu bir mutlulukla hiç kucaklamadın.
Hiç yeni insanlar, yeni şehirler kucaklamadık birlikte.
Sen hiç romantik bir ortamda sol yüzük parmağıma takmadın o yüzüğü, bense o mutluluk gözyaşlarıyla hiç ‘EVET’ demedim sana..
Hiç.
Hiç..
Hiç…

Ama bir gün...
İnşallah :)


23 Kasım 2010  00:40

30 Ekim 2010 Cumartesi

Sen + Ben = ...

Sana yazmak anlamsızlaştı Yabancı !


Anlamsız çünkü;
Çok yazdım zamanında hiç okumadığın,
okusan da anlayamayacaklarından sana.
Onlara Sevgilim diye başlardım,
şimdiyse Yabancı diye başlar oldum.


Nasılsın diye merak etmiyorum bile artık.
Geçen bir şarkı dinledim hızla aklımdan sen geçtin,
Hüzünlendim, hatta biraz abartıp ağlayacak oldum.
Sonra dedim kendi kendime ‘Ne yapıyosun be! ’.

Her şey anlamsızlaştıktan, içimdekileri yitirttikten sonra değişti her şey.
O kadar güzel güçlüydü ki aşk mı sevgi mi neyse hala çözemedim, kördüm ben.
Sen ne bunun değerini anladın ne yönlendirmeyi becerebildin.
İşe yaramaz serserinin tekiydin ve üstelik insanlığın yakınından uzağından geçmemişsin sen.
Ciğeri beş para etmez derler ya öylesin be Adam !


Üzülüyorum..
Beni sevmediğin için değil he, yanlış anlaşılmasın.
-Seni sevenleri kaybettiğin için.
Ve hala anlamıyorum neden inatla her şeyi yok etmeye çalışır insan?
Belki sen o kadar varlıklıydın ki duygusal açıdan, kaybettiklerini küçümsüyordun.
Yani bilmiyorum cins cins şeyler geliyor aklıma.

Ulan sen nasıl bir adamsın bir anlasam !
Kitap yazarım yaşattıklarından.
Tuhafsın cidden.

Çözülmeyi bekleyen bir matematik problemi gibi.
Matematikten nefret eden ben bir probleme nasıl aşık olmuşum onu da çözmek gerekli.


Sen + Ben = 0


Gayet iyi biliyorum merak etme sevgili..




13 Ekim 2010
00:08


Gözde Özhan

İstiklal Caddesi..

İstiklal Caddesi..

İki kilometre  metre uzunluğundaki o caddede ne anılar, ne öyküler yaşanmıştır kim bilir..
Benimkiler gibi.. J

O caddede yalnız yürüdüğümde eskiden yürüdüklerim gelir aklıma, hala yürüyebileceklerim ve yürüyemeyeceklerim olarak.
Hüzünlenirim,
Çünkü özlerim.
Gülüştüklerimi, el ele dolaştıklarımı..
Buluşma noktasında gördüğüm andan ancak ona sarılınca son bulan tebsümümü..
Tüm bakışları üzerimize çektiğimiz kahkahaları, yada sarhoş bir dostun yere çömelip soda içemeye çalışırken ayakkabıma kusanını..
Sonra bırakıp gittiğimi, peşimden koşanı, peşinden koştuğumu..
Anketörlerle yaptığımız sohbetleri yada küçük güzel sohbetleri..
Hadi denk gelmişken şu eylemede bir katkımız olsun diye patlatmayı..
Arkadaşlar önden yürürken arkada geçen ufak fısıldaşmaları..
Alkolün dozunu kaçırınca caddedeki insanları bulanık görüp o hallerine gülmeyi,
Bir dükkan önünden geçerken o müzikle büyülenmeyi yada  o caddede yürüdüğümle küçük dans figürleri yapmayı..
Yağmuru fırsat bilip o caddede artık yürüyemeyecek olduklarımı gözyaşlarıma doldurup istiklale akıtmayı…
Yaşadığım, yaşayabileceğim ve bir daha yaşayamayacağım ne varsa özlüyorum o caddeden ne zaman yalnız yürüsem…


27 Eylül 2010
02:59

Gözde Özhan


Hay- At !


Hayat !

Sen ne doyumsuz rüzgarsın??
Her seferinde getirdiklerinden fazlasını götürüyosun, kök salmaya çalışırken ben çiçek açacaken dalarımı kırıyosun.
Belki o dallarda bir kuşun yuvası vardı, umutları, emekleri..
Belki çevremdeki insanlardan o çiçeklerden meyveler oluşmasını bekleyenler vardı..

Ben genç bir fidanım hayat anla bunu..
Doğduğumdan beri beni ordan oraya sürükledin durdun, bırak artık kök salayım..
Hep fırtınalarla geldin bana, hep sonbaharla..
Ne zaman bir güneş yaratsam kendime baharımı yazımı kışa çevirdin..
Şimdi söyle…
Doymadın mı rüzgarım?
Yorulmadın mı beni yormaktan he?

Sen var ya sen..
Kiminin hikayesinde Ha-yat’sın..
Benim gibilerinse aman sakın okumadan Hay-at !


27 Ekim 2010
02:06

Gözde Özhan

6 Ekim 2010 Çarşamba

Korku..

Korkuyorum..
Zamandan korkuyorum.
Şahit olduğum şeylerden ötürü belki de..


Öyle bir aşk varmış ki aile, meshep dinlememiş bir çift'e şahidim..
Çok sevmişler, kaçmışlar, evlenmişler.. 
Oğlan askere gitmiş, kız beklemiş.
Oğlan gelmiş bir bebekleri olmuş.
Biraz zaman geçmiş, bebek büyümemiş bile ve bitmiş..


O aşk'a ne olmuş hala bilmiyorum..


Bebek büyümüş, babaannesi büyütmüş. Hem 'baba' hem 'anne' .
Bebek çocuk olmuş.
Çocuk haftasonlarını annesiyle geçirirmiş, babası nadir görürmüş kızını.
Kız büyür yavaş yavaş zaman yine geçer..
Annesi evlenir şehir dışına taşınır, kız yalnız hisseder kendini 12 yaşındadır..
Herkes için hayat devam ederken kimse 'bebeği' önemsemediği gibi 'kızı da' önemsememişler.
Tek bir kişi hariç BABAANNE !
Zaman gemiştir yine.. Babaanne ne olduğu bilinmeyen bir hastalık geçirir ve ölür..
Kız yalnızlık çekmiş ama güzel dostlar biriktirmiştir bu arada.


Kız ilgiyi, şefkati, sevgili aşk'ta bulurum sanmış..
Sevmiş, deliler gibi..
Çocuk herşeyi olmuş. 
Kollarında huzur bulduğu, teninin yumuşaklığı ve sıcaklığı,
Güçlü sarılışlar, öpücükler..
Kaptırmış işte kendini o yalnızlıkta.
Ama çocuk yabancıymış aslında ve hiç sevmemiş kızı.
Kız üzülmüş, çok üzülmüş..
Ölmek istemiş defalarca becerememiş. 
Çevreden depkiler almış..
Ait olduğu yerden uzaklaştırılmış, baba ocağındaymış artık.
Babasıyla pek bi yakınlığı yokmuş, üvey annesiyle de öyle.
Onların oğulları varmış yani kızın kardeşi. O da masum, o hanede ona en yakın olduğunu hissetirenmiş.


Kız büyümüş..
İçinde yaşayamadığı çocukluğuyla.
Özlem çekmeyi, planlar yaparak geleceğe umutla bakmayı ve tek başına idare etmeyi öğrenmiş.
Güvenebildiği tek kişi kendisiymiş.
Hala yalnız hisseder kendini ara ara özellikle geceleri yatağına girip sessizliği dinlediğinde.
Bir sürü ses oluşurmuş kafasının içinde.
Çok düşünürmüş ne olacak? Zaman ne göstericek yine?


Zaman kıza hep kayıplar yaşatmış.
Kız bu yüzden zamandan korkmuş.
Zamanla ;
Biten evlilikten,
Giden Anneden,
Ölen melekten,
Yiten aşkından,
Ait olduğu yerden uzaklaşmasından,
Ve içindeki çocuktan..
Biliyor ki ona en çok zarar veren şey duygusallığı.
İçinde zaman zaman ağlayan birilerinin sarılmasına ihtiyacı olan bir çocuk var.




Ve ben korkuyorum yanlış kişilerin bana sarılmasından..
Zaman..
Korkuyorum senden !


6 Ekim 2010  02:45

Beni Unutma..

Beni unutma…

O ilk görüşte gözlerimde senin için olan ışıltıyı,
kalbimin atış seslerini unutma..

Beni unutma..

Her sabah okuldan kaçıp heyecanla yanına gelişimi,
kapını çalışımı unutma..

Beni unutma..

Seni öpmeye doyamadığım anları,
kokunu içime çekişlerimi unutma..

Beni unutma..

Gözlerine duyduğum hayranlığı,
seni seyretmekten hiç bıkmayacağımı unutma..

Beni unutma..

Göğsünde uyuduğum huzurlu anlarda bile
Seni özlediğimi unutma..

Beni unutma..

Her gülüşünde beni kendine hayran bıraktığını ve
O gülüş için dünyalardan vazgeçebileceğimi unutma..

Beni unutma..

Yaptığımız kahvaltılardaki o iştahlı halini izlerken,
içimden geçenleri unutma..

Beni unutma..

Kurduğumuz hayalleri,
düşlerimizi unutma..

Beni unutma..

O sevgiyle öpüşlerimi,
dokunuşlarımı unutma..

Beni unutma..

Mutlu olasın diye çektiğim acıları,
hatalarını görmezden gelişlerimi unutma..

Beni unutma..

Bittiğimizi sandığım zaman ki son sarılışımızı,
Gözyaşlarımı unutma..

Beni unutma..

Her aşk şarkısında seni buluşumu,
Aklımdakinin yalnız sen olduğunu unutma..

Beni unutma..

Sana duyduğum aşkı bir çocuk gibi şefkatle,
Özenle her an büyüttüğümü unutma..

Beni unutma..

Birbirimizi kırdığımız, yorduğumuz anları unuttum ben..
Sende unut.
Ama bana hissettirdiklerini ve beni unutma..

Günler, aylar geçti ben unutamadım hala..

Acı çekme ben gibi ama unutma işte..

Özlemle hatırla ama ben gibi yanma..

Yada ben unut.. BİZİ UNUTMA !!


01.04.2010 00:35

Gözde ÖZHAN.

İçimde ki sen..

Düşündüm.. Seni, beni.. Bizi..
Geçirdiğimiz günleri düşündüm..
Sonumuzu düşündüm..
Yanımda değilsin, yanında değilim..
Sonra gözümü acımı çıkarmaya çalıştığım kollarımdaki yaralara takıldı..
Onlarda ilk günkü gibi değildiler..
Kabuk tuttu zamanla kesikler..
Şimdi bakıyorum da ne çabuk iyileştiler, yaralarım kapandı..Açıldığı gibi !
Damarıma kadar inen kesik bileğimi hareket ettirsem de acımıyor artık.
Sadece izler duruyor.. Sen gibi !
İşte içimde sende bu hali aldın artık..
Onca duygunun verdiği ağırlıktan saçmalamamdan kurtuldum işte..
Kısa bir sürede hem de..
Sürenin kısalmasını sağladın davranışlarınla..
Bu yüzden aslında teşekkür etmeliyim sana..
Seni düşündükçe sensizlik bileğimi bükerdi, çaresiz hissederdim ya atık sadece yorgun hissediyorum..
Açtığın yaraları kapatmayı öğrendim.. Anlayacağın yüreğimdekilerde kapandılar kollarımdakiler gibi..Kabuk bağladılar, düştüler.. İyileşiyorlar sen benden ben senden uzak durdukça..
Sadece izleri kalıyor işte..
Acı, tatlı ne varsa..

Sonra ardından duşa girdim..
Arındırdım bedenimi senden, izlerinden..
Sevgiyle dokunduğunu sandığım tenimi arındırdım izlerinden..
Her zerremi temizledim dokunuşlarının sahteliğinden..
Hafifledim, yenilendim.
Belki de yeniden taktım maskemi..
Kimse bilmesin görmesin içimdeki seni..
Göründüğünden çok farklı olan seni..
Sevdiğim, toz konduramadığım, kıyamadığım seni..
Sakladım içime sen bile hissetme artık o’nu sevdiğimi diye..
Ben artık seni değil onu seviyorum.
İçimdeki seni..
Kimsenin bilemeyeceği, ulaşamayacağı, göremeyeceği, asla kirletemeyeceği seni..
‘’İçimde öyle güzelsin ki, onu kirletmeyeceğim seninle..’’

Gözde ÖZHAN

10.01.2010 21:25

Kendimi Kandırmak..

Cama çıktım ve bir sigara yaktım.Hava çok soğuktu, titriyordum.. 
Sonra trafonun sesini duydum sevgilim,başımı sola çevirdiğimde Ali Paşa konağının arkasındaki ağaçları gördüm.. 
Gözlerimi kapattığımda dudaklarını hissettim.. 
O dudaklar ‘hep yanında olacağım’ diye fısıldadı.. 
Yanımda olduğunu hissettim.. 
Aynı karanlık aynı ses sanki kafam yine güzeldi, aynı dudaklar ve verilen söz aynıydı.. 
Titreyişim, senin sıcaklığın.. 
Gözlerimi açana dek sürecekti.. 
İki dakika sürdü bu kendimi kandırmaca oyunu.. 
Araladım gözlerimi ve karşımdaki binaya, alttaki trafoya soldaki ağaçlıklara baktım.. 
Yanımda yoktun ama yanımda gibiydin.. 
Verdiğin söz benim elimdeydi bunu fark ettim.. 
Ama insanın kendini kandırması bir başkasının oyununa inanmasından daha zormuş anladım.. 
Ve hala sana kızamıyorum.. 
Haklıydın sevgilim çünkü hep yanımdaydın.. 
Ben kendimi sana ait hissettiğim sürece.. 

Gözde ÖZHAN

10.03.2010 03:20
 

Gidene..

Dışarıda kıyamet kopuyor sevgilim bir asker uğurlanıyor şuan.. 
Sen gibi.. 
Gidiyosun işte.. 
Helalleşemeden, bir kez olsun sarılamadan.. 
Eğer hala benim olsaydın şuan yanında o güzel gözlerinden son kez anlam çıkarmaya çalışırdım.. 
Ama benimle değilsin.. Ve bir başkasını seçtin ! 
Ben yinede şuan orada olmak isterdim.. 
Yaklaşmazdım sana ama bir köşeden izlerdim.. 
İçinde ki çocuk dışarı çıkmıştır şuan eminim.. 
Harika gülüşünü sakınmıyosundur etrafındakilerden.. 
Bu ev bana dar gelirken.. 

İçimde bir kuş var sevgilim.. 
Evet o kuş kalbim.. 
Bu beden ona kafes.. 
Kuşun içinde sen varsın.. 
Senide alıp uzaklaşmak istiyor buralardan.. 
Ama sen yalnız gittiğini sanıyosun sevgilim.. 
Akılları sende bıraktığını bilmeden, kalbimide alıp gidiyosun sevgilim.. 
Kalabalık bir yalnızlık yaşamak üzere.. 
Vatani görevini yerine getirmeye.. 
Yolun açık olsun sevgilim.. 
Allaha emanet ol ! 

Gözde ÖZHAN

 24.02.2010 23:30
 

Bitmiş Bir Filmin Senaristti;

Kapılarımı sonuna kadar açmış, tabularımı yıkmış, gurur ne demek unutmuş bi şekilde sevdim seni.. 
Ama bugün yapabildiğim tek şey susup içimde yaşamak seni.. 
Unuttum sanıyorlar belki çevremdekiler.. 
Anmıyorum adını eskisi kadar.. 
Yani onlar öyle düşünüyorlar belki.. 

Oysa ben; 
Bilinmeyen zamanlarda, 
Duyulmayan çığlığımla, 
Görülmeyen bize 'bizi ne kadar özlediğimi, hala seni ne çok sevdiğimi, deliler gibi özlediğimi sık sık haykırıyorum.. 
Gel diyemem sana yapamıcaz biliyorum ama özlüyorum işte.. 

Bizi izliyorum sürekli.. 
Yatağıma girip gözlerimi kapadığımda başlıyor filmimiz.. 
Başrolüz sevgilim, 
Ve özellikle sen çok iyi oynuyorsun.. 
Ben bile inanmışım gerçek olmadığını bile bile.. 
Ve sonu yok bitanem hiç bitmiyoruz.. 
Bölüm bölüm mutlu olduğumuz anlar birleştirilmiş.. 
Kötü oynadığımız tek bir an yok.. 
Çok başarılıyız aslında.. 
Bu filmin senaristi kalbim sevgilim ama oda bir rol bulmuş kendine.. 
Bizi kötü görmemiş duymamış bilmiyomuş .. :) 


Gözde ÖZHAN.

17.02.2010 03:04

BİTTİ..

--Bitti .. Zor oldu ama bitti.. 
Bazen ne yaparsan yap.. Olmuyor bazen..--- 

Elimden geldiğince savaştım ben .. 
Kal diye yanımda.. 
Her gözümü açtığımda seni görebilmek için elimden geleni yaptım sevgilim.. 
Bazen düşünüyorum az mıydı sana hissettiklerim? 
Ben ilk defa birisine böyle hissediyorum diye mi bana çok geliyordu acaba diye.. 
Yetemedi sevdam belki de seni alıkoymaya.. 
Ya da cidden bitmesi gerekiyordu hak etmedin hiç birini.. 

Gideceksin.. 
Çok az zamanımız var.. 
Biliyorum ki sen onu da harcayacaksın ve bitecek. 
O yüzden şimdiden söyleyebiliyorum ki bitti. 

Seni nasıl görebilirim bir daha bilmiyorum. 
Belki de bir daha hiç görmeyeceğiz birbirimizi.. 
Aklım sende kalacak ama.. 
Oralarda ne yer ne içer..Üşür mü? Hastamı acaba diye.. 
Resimler.. 
Bizden kalan en güzel şeyler sanırım.. 
Ne yırttım, ne yaktım.. 
Vesikalığın cüzdanımda, diğerleri bir defter arasında.. 
Bakıyorum bize.. 
Güzelmişler.. 
Biz o an ki gibi olmasak da güzeller. 

Ama bittik işte.. 
Biten şeyler bir son değildir aslında.. 
Yeni başlangıçlardır.. 
İlk özlem gelir belki.. 
Ya da nefret.. 
Yada bir başkası.. 

Neyse sevgilim yolun açık olsun 

Gözde ÖZHAN.

31 Ocak 2010 Pazar