24 Temmuz 2013 Çarşamba

Enkaz


Bazen birini çok sevmek istiyorsunuz.

Sonra O karşınıza çıkıyor.
Sizi seviyor, sizinle hayaller kurup planlar yapıyor,
sizinle uyuyor, sizinle ağlayıp gülüyor, size sarılıyor,
sizinle tartışıyor, bağırıyor, küsmüyor, ayrılmıyor, sizi sahipleniyor.
Siz onu çok seviyorsunuz,
Siz ona çok alışıyorsunuz,
Siz ona çok bağlanıyorsunuz,
Siz onu çok herşeyiniz yapıyorsunuz,
Siz onsuz nefes alamazmışsınız gibi hissediyorsunuz.
Siz onu dünyanız yapmış olsanız bile,
O,
Gidiyor! -ve gitmek zorundaymış gibi hisseden korkak bir savaşçı oluyor-
Sözde hayallerinizin kahramanı.
Birlikte kurulan hayalleri yıkıyor.
Elinde bir enkaz kalıyor.
Belki de bir ölü..
Yani.. Hayatınızı sikebiliyor.
Birini çok sevmek isteyen yerlerimi sikeyim.
Kendim kaşınmışım  diyorum bunları yazarken.
Ama napalım seni çok seviyorum bAŞKam.

19mayıs 2013

Seni Severken.




Seni severken ben ben olmuyorum.
Tepeden tırnağa değişiyorum.
Daha şefkatli oluyorum
Daha çocuksu
Daha kadınsı
Daha arkadaş
Daha öfkeli
Daha kıskanç
Daha koruyucu
Daha kırılgan
Daha demek çok demek değil bazen.
Azalttı beni dahalar, seni severken.

23 Temmuz 2013 Salı



İstanbul'a yazılan şarkılar gibiydi sana yazdıklarım,
Anlatmak istediklerim bir, ama cümleler farklı.

Bazen.


Bazen birini çok seviyoruz, 
Bu; ya sonumuz oluyor.
Ya da kurtuluşumuz.


Sen Ben



Yalnızlığıma kalabalıkdın benim
Olgunluğuma çocukluk
Güçsüzlüğüme direnç
Utançlarıma saflık
Kalbime en yakışan sendin sanki.
Mutluluğuma da mutsuzluğuma da en değen.
Herşey dedikleri, aşk dedikleri, aile dedikleri..

Sen bendin sanki, ben!

Tuhaf



Tek başına bir kişi üzerine kurduğun hayal seni öldürebilirken, 
kişiyle hayal kurmak sizi birbirinize bağlar ve yaşatır. Tuhaf...

30 Ocak 2013 Çarşamba

Kapat şunu!


Bazen kime ne hissettiğimi bile anlayamıyorum, neden bu kadar karmaşıklaştı herşey? Büyümek anlamadan seyrine mi bırakmaktı?
Ben küçükken daha çok şey bilirdim.
Şimdi hiç bir şeyden emin olamıyorum.
İnsanlar nasıl bu kadar karaktersiz ve kişiliksiz olabiliyor?
İnsanlar atar gider yapmayı posta koymayı kimden öğrendi?
Dr. Haydar Dümenden mi yoksa?
İşte dertlerim en az bu anlatışım kadar saçma.
Tam bir birey oldum derken ilkokul mevzuları dönmeye başlıyor etrafımda.
Hani eğitim sistemi cidden gözden geçirilmeli.
Bizi sınavlara tabir tutan bu devlet önce sağlıklımızla ilgilenmeli.
Çünkü ben üniversitede bir sürü ruh hastası, şizofren ve mongol insalla karşılaşıyorum ve bu benim sinir sitemim için hiç pozitif bir şey değil.
Ben böyle Dallasları televizyonda görür, sıkılır izlemezdim.
Kendi hayatım Dallas oldu şimdi ne yapayım? Kapatma düğmesine mi basayım?


27 Ocak 2013 Pazar

Düşün, öl ve öldür.

doğru neydi?
sevgi mi? hayal mi? 

ya gerçek?
yaşadığım mı? yaşayacağım mı? 

yanlış neydi? 
ben mi? o mu? 
vazgeçmek neydi? 
hayat mı? his mi?

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Tanıdım.


Tanıdım.
O kötü şehirde iyi bir insanda tanıdım.
Salıncaklardan hala keyif alan.
Olur olmadık şeylere gözleri dolan.
Bir bira ile sarhoş olan.
Benimle bağıra bağıra şarkılar söyleyebilen.
Benimle gülen, ağlayan, uyuyan..
İlk suçlarını benle işledi belki.
En başında insanlara inanmak gibi.
Biz ne yaptıysak birlikte yaptık.
Ama o bir kere aykırı davrandı.
Sanırım o aşık oldu.
Keşke onu hiç tanımasaydım dediği anlarda lanet olsun ki ben geçeceğim aklından.
İnanılmaz bir yalana inandı.
Gördüğüm en salakça ilişkiydi sanırsam. Ama o hep mutlu..
O adam öyle kirliydi ki bizim kızın temizliğinde kendini arındırmaya çalıştı belki.
Olmadı, zaten olmamalı.
Bu şehirdeki temiz kişi kirlenmemeliydi!
Ve gözyaşıyla yine kendini temizledi, kahkahalar atarak.
O böyleydi melekler ağlarken bile gülendi.


4 Temmuz 2012 Çarşamba

Özleminde BÜYÜMEK.


Sönmeyen bir ateş, kapanmayan bir yara var mı?
Benim acım hala geçmedi..
Yaram hep kanıyo.. Hala açık,kapanmadı..
Seni çok özledim..
Her şey daha zor ve bombok..
Yalnızım bu dünyada sanki
Bir başımayım..
Derdimi anlatabileceğim,sarılabileceğim kimsem yok..
Eğreti gelir mi bir insana her şey?
Hep kuralına göre oynuyolar sanki?
Ya da acıyorlar.
Bilmiyorum neden böyle güçlüyüm, ya da güçlü görünürüm.
Bu kadar çok gülüp, güldürürüm..
Ama yok işte olmuyo her zaman.
Artık gözyaşım bile yok !
İçime içime akar oldu..
İçimde bir deniz bir fırtına..
Batmak üzere olan sandallar..
Çözüm bekleyen sorunlarım sandal..
Ah şu fırtınalar bir dineydi..
Büyüyünce yapacağımız onca şey ne oldu?
Hep ertelerdik hani? ''Küçüksün sen,büyüyünceeee..''
Asıl büyüyünce bir şey yapılamıyormuş kimse öğretmedi.
Ah o yaprak kıpırdayışlarından, rüzgardan medet uman inancım..
Duasız kafamı koymadığım yastığım.. Bilemedim..
Bilsem her şeyi yapardım küçükken.
Kaç yaprak uçuşunda barıştı annem babam..
Her sarılışta annem oldu yumoşum..
Yolda bulduğum bozuk para kedimin sütü olurdu Allah babadan.
Günlerimi yatıp kalkma ile belirlerdim, adları yoktu.
Yaşım hep üç, parmaklarım neyi gösterirse göstersin beşti..
Özledim seni çocukluğum..
Büyüdükçe yaralandım ben, oyunlarda düşünce değil.
Keşke hep sende kalabilseydim.
Artık ayıcıklı yarabantları iyi gelmiyor bana..
Büyümek kötüymüş, insanlar kötüymüş bilemedim..