27 Ocak 2011 Perşembe

Tını.

Güzel bir tınıydı bana dokunuşların..
Herkesten farklı olduğunu işte o an anlamıştım ben.

Birbirimize sarıldığımızda kalp atışlarımızı duyardık ya hani
Başka ritim bulamadım diğer tenlerde, sendin en özeli.

Şimdi sessizim..
Sağır edici bir sessizlik bu.
Onunda tınısı var,
Sessizliğin tınısı.
Sen bilmezsin belki,
Ya da sende tattın  bilemiyorum.
Gidişin bile tınılıydı, diğerlerinden farklı gittin benden.
Merak ediyorum hangi bedende bulacaksın bir ben?
Dokunuşlarını özledim,
Farklı..
Bedenimde oluşan o orkestra,
Hüzünlü bir parçada şimdi,
Gözyaşlarımla süzülüyor elmacıklarımdan, boynuma doğru..
Lakin öpüşünün izi kalmış..
Tizleşiyor çığlıklarım, canım yanıyor.
Bu melodi hiç hoş değil be sevgilim..
Sen ‘Anahtar’dın unuttun mu?
Sensiz başlayamıyorum ben hiçbir şarkıya..
Ne yeni güne, ne sensiz ömre..
Görüyorsun işte eksik bir çalgıyım ben !
Sensiz akor yok,
Sensiz ses yok..
Hangi bedende besteliyorsun yeni aşk besteni?
Sevmiyorum diğer aşk şarkılarını..
Sevmiyorum işte !
İster bencil de, ister sapkın.
Ama korkma,
Sadece aşığım..
Yalnız ben hissetmeliyim o dokunuşları,
Ben duymalıyım o aşk şarkısını..
Yalnız beni coşturmalı,
Yalnız beni ağlatmalı,
Susturmalı..
Ama böyle ayrılıkla değil..


27 ocak 2010 19:30 


26 Ocak 2011 Çarşamba

İstanbul Gibiyiz..

İstanbul gibiyiz sevgilim..
Çok güzel ama kirliyiz..
Bu aşkın sokakları, semtleri birbirini tutmuyor.
Göçler almışız sürekli çeşitleşmişiz..
Sen Asya olmuşsun ben Avrupa, bir türlü öpüşememişiz..
Ama hep birlikte yaşamışız mevsimleri..
Bir köprü kurmuşuz aramızda,
Bazen benden sana gelen dönmezmiş, bazen senden bana gelen..
Birde git-gel yaşarmışım aramızdaki tek bağ olan o köprüde.
Sen susunca ben atlarmışım, ben susunca sen..
İstanbul’da intiharda güzel sevgilim..
Senin dudağına, mevsimine, kokuna en yakın olan.
Bizim aşkımız İstanbul gibi işte sevgilim..
‘Ne kadar yağmur yağsa da hala cenabetiz’

26 ocak 20:29

22 Ocak 2011 Cumartesi

Karanlık..

Karınlık uzun bir yolda koşar adım yürüyorum şimdi..
Kulaklarımda gittiğin her adım yankılanıyor güçlü rüzgara rağmen..
Ellerim daha çok üşüyor..
Birden durup son sigaramı yakıyorum.
Seni içime çekercesine bir nefes alıp yürümeye devam ediyorum.
Rüzgar boynumdaki atkından kokunu yayıyor hücreme
O an burnumun direği sızlıyor ama ağlamıyorum..
İlerliyorum karanlık o yolda,
İnsanlar tuhaf bakıyorlar yüzüme
Bense telaşlıydım gidişine.
Alnımdaki terleri elimin tersiyle siliyorum..
Sanki biri beni takip ediyor ama arkama bakamıyorum.
Ağaçlar korkunç sevmiyorum sensiz onları.
Rüzgar kudurdu gidişinle ıslıkları beni sağır edecek,
Ellerim buz kesti..
İlk gün geldi aklıma gülümsedim.
Aynı karanlık, aynı rüzgar..
Bir yol farklı, bir ağaçlar he bir de gidişin..
Şimdi ne titreyişim aynı ne susuşum..
Sadece yürüyorum.
Hiç aldırmadan,
Sana yetişmek imkansız biliyorum.
Ama son kez adımlarım adımlarını öpsün istedim.
Sesleri artık bana çok uzak, çok derin.
Gittin bile işte !
İzleriyse çok yakında, çok derin.
Seni hoş çakal..

Why love is red?

Her şey bu kadar renksiz ve sıkıcıyken neden aşk kırmızı?
Aşk’ı neden bu kadar çok istiyorum?
Hayatıma bir tek o mu renk katabilir?
Bugün bunu uzun uzun düşündüm..
Ne zamandır yalnız bir renk heyecanlandırır olmuştu beni?
Klasikleri hep sevmişimdir oysa.
Şimdi neydi bu kadar sıkıldığım?
Siyah beyaz suskunluğum, yalnızlığım, durgunluğum muydu?
Aslında her zaman sevmem çok konuşmayı,
Kalabalığı,
Hareketliliği..
Peki neden istiyorum böylesine kırmızıyı?
Tek bir kırmızı gökkuşağını yaratmazdı oysa bana..
Bir umudun doğuşu olmalı sarı..
Bir denizin mavisi..
Bir yakının sağlığı olmalı yeşil..
Bir portakalın tadı damaklarımda tupturuncu..
Bir geçmişin morluğu..
Bir gecenin laciverti..
İşte tüm bu altı renk sıkıcı geliyor bana..
Sıradanlar işte..
Oysa kırmızı;
Her zamanki gibi heyecan verici,
Çekici..
Evet kırmızıyı istiyorum ben !
Önümdeki ateşin kıvılcımıyla olan kırmızıyı.
Elimdeki bir kadehin içindeki kırmızıyı.
Dudağıma yapışan bir çift dudağın kırmızısını.
Evet aşk istiyorum ben !
22 Ocak 2010 21:27

20 Ocak 2011 Perşembe

Ben bir..


Bir katilim ben,
Evet itiraf ediyorum hem de seri katilim..
Bir taneyle kalmadım çok kişi öldürdüm ben..
Neden mi kimse anlamadı? Sessizdim ben..
Keyfimden öldürmedim ama ölmeleri gerekti.
Bana zarar veriyorlardı..
Üzüntü, sıkıntı, acı..
Şimdi de pek farklı değil durum..


Bir mezarlığım ben,
Evet itiraf ediyorum öldürdüklerimin hepsini içime gömdüm..
Çok kalabalık ıssız bir mezarlık oldu kalbim..
İçi kötü kokan, ağzını açtıkça içindeki çığlıklar duyulan..
Kalbine misafir alamayan biriyim ben.
Ortalık oldukça dağınık..
İçimde ağır bir koku, sağda solda kemikler..


Bir yalnızım ben,
Masamda bana hep bir büyük eşlik eder,
Yatağımda ise yastığım..
Yalnızım ben..
Artık kimseyi gerçekten sevemeyen,
Güvenemeyen bir yalnızım..




21 ocak 00:03

Sıkıldım



Çok sıkıldım.
Her şey çok sıradan.
Sıkıldım çünkü fazlasıyla dejavu yaşıyorum.
Cidden çok sıkıcı.
Aynı sözler,
Aynı davranışlar,
Aynı istekler,
Aynı hatalar,
Aynı özürler,
Aynı gelmeler,
Aynı gitmeler..
İnsanın kendine öz’güsü nerde?
Hani nerde?
Tek bir kişide göremiyorum ben.
He bir de sürekli olarak yaşanan ‘kısır döngü’ olayı var..
‘ben herkes değilim farklıyım’,‘sen diğerlerinden çok farklısın’,
‘diğerlerinden farksızmışsın’,’şimdi artık sende herkes gibisin’lerle biten.
Bir de hoşça kal ekleriz sonuna.
Sanki çok umurumuzdaymış gibi.
Ha hoş ha kötü gitmesini istemişsem umrumda olmamalı değil mi?
Yalnızlık en iyisi derim bazen.
Oda çok sıkıcı ondanda sıkıldım artık.
Kalbime tek bir güneş girmiyor son günlerde.
Ruhum aşka, sevgiye aç.
Sonunda doktor gelecek vallahi !

18 Ocak 2011 Salı

Bazen diyorum ki keşke çocuk olsam yine..
Sen uzaklardasın, ben bazen yine çok güçsüz hiissediyorum, yaralanıyorum..
Sana ihtiyacım oluyo babaanne..
Bu özlem dinmiyo... Kalbim sıkışıyo..
O kadar yalnızım ki..
...O kadar ihtiyacım var ki sana..
Keşke yanımda olsan meleğim..
Bir ağırlık var göğüs kafesimde ağlıyamıyorum bile, soluksuz kalıyorum..
Seni özlüyorum ben hergün her saniye..
Azalmıyo hiç bir şekilde büyüyo büyüyo..