28 Kasım 2010 Pazar

b’AŞK’a şehirdeki Sevgili..

b’AŞK’a şehirdeki sevgili..


Her şey yazarak başlar, küçük bir merhaba mesajı ile..
Sonra sohbet koyulaşır harıl harıl yazarsın hiç görmediğin birine..
Yüzyüze olsan böyle muhabbet edemezsin belki.
Daha sonra bir an gelir özlersin sohbetini bu uzaklardaki merhabanın..
Alışmışsındır bir çok şey paylaşmışsındır..
Kendini ona açmakla kalmayıp kalbini açmışsındır..
Kendi şehrinden ilk kez hevesli ayrılmak istersin, yapamazsın.
Mesafelere küfredersin, yatışmazsın.
Bir kez olsun yüzünü görmek istersin, gözlerine bakmak, sarılmak..
O an sana yazarken nasıl olduğunu bilemezsin, onun nasıl olduğunu bildiğin bir anın olsun istersin..
O üzgün mü, o neşeli mi, o sinirli mi bilemezsin..
Mutluluğunu paylaşmak isteyeceğin anlar olur boynuna atlayamazsın..
Canı sıkkın olduğunda ona sarılıp güç veremezsin..
Hasta olduğunda bir nane limon yapamazsın..
Uzaktan eli kolu bağlı bir şekilde durursun öyle, nasıl olduğunu anlamaya çalışarak..
‘Boş ver uzak zaten’ler duyulur çevreden.
Sen boş veremezsin, boş vermek kolay değildir bilmezler..
Sadece hayal edersin..
Nede olsa ;


SEVMEYE ENGEL DEĞİL MESAFELER..


28 Kasım 2010

Hiç...



Sevgilim..

Onlarca kalabalık ortasında görmedik birbirimizi, fark edemedik.
Tek bakışımız yakmadı şu içimizi..
Sen beni hiç kovalamadın, bende zaten senden hiç kaçmadım.
Sen beni hiç kandırmadın, ben de sana hiç kanmadım.
İlk buluşmamızda hiç utanmadık, zaten benim ellerimde hiç terlemedi.
Gözlerimizi hiç kaçırmadık birbirimizden..
Biz seninle martılara hiç simit atmadık, onlarda çığlıklarını hiç bizim için atmadılar.
Sen bir gün oltanı kapıp beni balık tutmaya götürmedin, bende tutuğumuz balıkları hiç denize geri salmadım.
Hiç bir Çingene sana gül satmaya çalışmadı, ben de o gülü alıp kitap arasında kurutmadım.
Hiç peynir demedik seninle aynı karelere..
Sen kolumdan tutup hiç annene götürmedin beni ‘işte senin gelinin! ‘ diye, ben hiç öpmedim seni büyüten o meleğin ellerini..
Bir Pazar ansızın size gelip hiç kahvaltı hazırlamadım sana, sen de uyku sersemi hiç kovmadın beni yanından..
Aynı yağmurda ıslanmadık,
Aynı koyda yüzmedik,
Aynı sabaha uyanmadık..
Senin bana aldığın oyuncak ayıya sarılıp uyumadım hiç..
Ben seni sokaktaki kızdan hiç kıskanmadım, sen de beni ilkokul arkadaşımdan..
Kavga ederken bağıra çağıra bir anda öpüp sarılmadık birbirimize.
Sen hiç saçlarımla oynamadın, ben senin saçlarını tokalarımla hiç donatmadım..
Ansızın iş yerine elimde en sevdiğin yemekle gelmedim, sen de çocuksu bir mutlulukla hiç kucaklamadın.
Hiç yeni insanlar, yeni şehirler kucaklamadık birlikte.
Sen hiç romantik bir ortamda sol yüzük parmağıma takmadın o yüzüğü, bense o mutluluk gözyaşlarıyla hiç ‘EVET’ demedim sana..
Hiç.
Hiç..
Hiç…

Ama bir gün...
İnşallah :)


23 Kasım 2010  00:40